CİNLER ALEMİ
Cin nedir: Cin, kelime anlamı olarak, “örtülü”, ‘’göze görünmeyen bir yapıda’’ ve “gizli”, terim olarak ise, insanın 5 duyusuyla idrak edilemeyen, ama insanlar gibi şuur ve iradeye sahip bulunan, ilahi emirlere uymakla yükümlü tutulan ve mümin ile kafir gruplardan oluşan bir varlık türü anlamına gelmektedir. Cinler insanlar ve meleklerle birlikte yaratıldığını bildiğimiz diğer şuurlu varlıklardır.
İnsanlar katı maddeden (su, toprak vs.) yaratıldıkları için görünür, cinler ise şeffaf bir maddeden (ateş, enerji) yaratıldıkları için görünmezler.
Cinler de insanlar gibi doğar, büyür, çeşitli meslekler öğrenip icra eder, geçimlerini çalışarak sağlar, yer-içer, tuvalet ihtiyaçlarını görür, evlenir, hasta olur, yaralanır, bizler gibi musallata uğrar, düğünlerinde tıpkı insanlar gibi sazlı sözlü eğlenir, çocuk sahibi olur, çeşitli şekillere girebilir, savaşır, ilim öğrenir ve vakti geldiğinde yaşlanarak ölürler. Büyücüleri olduğu gibi büyü bozan hocaları var vardır.
İnsanlar gibi İslam’dan Ateizm’e, Satanizm’den Budizm’e kadar her dine ve inanışa mensup olanları da, Allah’a isyan edenleri de (şeytanlar) vardır. Yine insanların sahip oldukları dişilik, erkeklik, heteroseksüellik, homoseksüellik gibi her türlü cinsel tercihe sahiptirler.
İnsanlar tarih boyunca Allah dışında görülmeyen, olağanüstü başka varlıklara da inanmışlar, çeşitli devirlerde ve coğrafi bölgelerde bu varlıkların iyilerine ve kötülerine değişik isimler vermişlerdir. Bu varlıklar bazen tanrılaştırılmış veya ikinci dereceden tanrısal varlıklar olarak görülmüş, bazen da İnsani özellik ve nitelikler içinde düşünülmüştür. Hatta Hristiyanlık ve Yahudilikte bile birbirine karıştırılmıştır. İslam dininde Allah, melek, şeytan, cin ve peygamberin nitelikleri ve konumları tam olarak belirlenmiş olduğundan bir karışıklığa meydan verilmemiştir.
CİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAPILARI
‘’Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir ateşten yarattık.’’ (Hicr, 27)
Kur’an’da iki yüzden fazla ayet cinlerin yaratılışından, varlığından ve insanlardan önce yaratıldığından direk veya dolaylı olarak bahseder. Özellikle 28 ayetten müteşekkil Kur’anın 72. suresi olan “Cin Suresi” baştan sona cinlerden bahseder. Bu sebeple mutlak bir varlık olarak cinlerin inkarı İslam inancına göre mümkün değildir.
Cinler, bilinç seviyelerine göre evrende “insan” dan sonra gelmektedirler. Karakter olarak insandan daha zayıf ve yoldan çabuk çıkarılabilir bir yapıya sahiptirler. Olumsuz olarak adlandırılan davranışları çokça ortaya koymaya yatkındırlar ve genellikle bu tür işlerle uğraşırlar. Ancak buna rağmen içlerinde, iyileri, dine bağlı olanları ve hatta ender de olsa evliyaları vardır. En büyük özellikleri ve eğlenceleri, insanların zayıf taraflarından faydalanarak, uygun olan yapıları dolayısı ve sebebiyle, onları kendilerine korkutmak, kendilerine bağlı kılmak, istediklerini yaptırmak, adeta kulları olarak kendilerine hizmet vermelerini sağlamak. Bunlar, şeytanların işleridir.
Çağdaş verilerle bugün değerlendirebildiğimiz ancak ne var ki, 1.400 den fazla sene önce Kur’an’da mucize olarak yaratılmışlar şöyle açıklanmıştır:
Kuantsal kökenli bilinçli varlıklar (Nurani olanlar): MELEKLER
Mikrodalga kökenli bilinçli varlıklar (Ateş yapılar): CİNLER
Moleküler kökenli bilinçli varlıklar (Biyolojik bedenliler): İNSANLAR
Kuantsal kökenli melekler, hem cinler ve hem de insanlar üzerinde etkileme mekanizmasına sahipken; cinler, insanları bir dereceye kadar yönlendirmede yeteneklidirler. “Cinler“, Kuran anlatımıyla “MA’RİC” ve “Semum Ateşten”, yani “Biyolojik bedene tesir edip, radyasyon zehirlenmesi meydana getiren mikrodalga” bedene sahiptirler.
Cinlerin insan beynine mikrodalga sinyaller yollayarak vesvese ile etkilemenin dışında, bir nesneyi hareket ettirme veya yakma gibi özellikleri de vardır.
CİNLERİN VARLIĞINI İNKAR EDENLERİN DURUMU
Cinler, duyu organlarıyla algılanamayan manevi varlıklardır. Melek inancında olduğu gibi onlar hakkında tek bilgi kaynağı vahiydir. Bu sebeple kelam alimlerine göre cinlerin varlığı sadece vahiy yoluyla bilinip isbat edilebilir. Hiçbir etki altında kalmadan düşünebilen insan aklı da cinlerin varlığım imkansız görmez. Bunun içindir ki, varlıkları tartışma götürmeyecek tarzda Kur’an’la sabit olduğundan cinlerin varlığını inkar edenlerin küfrüne hükmedilir. Kur’an-ı Kerim’de cinlerle ilgili ayetleri ve muhtevasını inkar da aynı hükmün kapsamında düşünülür. Çünkü böyle bir şey tevatüren sabit dini bir akideyi inkar anlamına gelmektedir.
Cinlere iman etmek, meleklere iman etmek gibi başlı başına bir iman şartı veya esası değildir. Ama onların varlığına inanmak, kitaplara iman şartı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir konudur. Kitaplara iman etmek: Kur’an’ı Kerim’in hak ve Allahu Teala’nın kelamı olduğuna inanmak, onun Cebrail (As.) tarafından Resulullah (Sav.)‘e indirilen bir kitap ve hidayet olduğunu kabul etmek demektir. Bu kabulleniş, onun içindeki bütün hükümlerin Allahu Teala’ya ait olduğunu itiraf etmek şeklinde kendini gösterir. İslam parçalanmayı, Kur’an’daki bazı hükümlerin kabul edilip bazısının kabul edilmemesini asla kabul etmeyen bir bütündür. Bir bölümüne bile inkarla bakıldığında sanki hepsi inkar edilmiş gibi kabul edilir. Tıpkı Kur’an’daki helal ve haram örneklerinde olduğu gibi birçok ayette bahsedilen cinlerin varlığını inkar etmek, böyle bir cins varlığın yok olduğuna itikat etmek, o itikadın sahibini küfre sokar.
eldekisifa.com
CİNLERİN TARİHÇESİ
Cinler insanlardan daha önce yaratılmışlardır. Alusi, Ruhu’l-Mean’i adlı tefsirinde yüce Allah’ın, ’’Andolsun ki biz cehennem için cin ve insanlardan çok kimseler yaratmışızdır.’’ (Araf, 179) buyruğunu açıklarken: ’’Cinlerin önce söz konusu edilmesi (ayette onlardan insandan önce bahsedilmesi), insanlara göre daha çok tanınmaları, sayıca daha çok olmaları ve yaratılışları itibariyle daha önceden yaratılmış olmaları sebebiyledir.’’
İbrahim hakkı Hz. Marifetname’sinde cinlerin yaratılışını şöyle anlatır: ’’Sonra Hak Teala, yeryüzünde hikmetiyle renksiz ,dumansız ve hararetsiz ateşten Can’ı yarattı, adını Maric koydu. Sonra karısını yarattı, ona da Marice adını verdi. Onların izdivacından Cin taifesi üremiştir. İblis, bunlardandır. Zamanla bu cin taifesi öyle çoğalmış ki yeryüzünü doldurmuş. Onların asıl sureti insanlarınkine benzer. Fakat bedenleri, meleklerinki gibi latif olduğu için diledikleri şekillere girerler.
Nihayet dünyaya sığamayacak kadar çoğalan cinler, Allah’ın emriyle dünya semasına çıkmış ve orada yaşamaya başlamışlar. Bütün cinler gece gündüz Allah’a ibadet eder, emirlerine asla karşı gelmezler. Fakat 7 bin sene sonra, cinlerin yeryüzünde kalanları kötülük yapmaya ve kan dökmeye başladılar, ibadeti terk edip Allah’a isyan ettiler. Cenab-ı Allah’ın her yüzyılda bir kendilerine gönderdiği Peygamberi öldürdüler. Böylece 12 bin senede 120 Peygamberi katlettiler.
Sonra Cenab-ı Allah onlara gazab edip dünya semasında yaşayan İblis ile çocuklarını yeryüzüne göndermiş ve dünyadaki cinlerle birlikte toplandıkları yerde, tümünü ateşle yakmış. Sonra başka bir gökten gönderdiği İblis’in torunlarını, bir denizin adalarına yerleştirmiş. O zaman İblis, Allah’a çok itaat ve ibadette bulunduğundan Hak Teala, onu yedinci kat göğe çıkarmış, nihayet ondan razı olmanın karşılığı olarak Cennete sokmuştur.
Yeryüzünü de boş kalmasın diye dünya semasından gönderdiği meleklerle doldurmuş. Bunlar da bin yıl Allah’a ibadet etmişler, böylece Cinlerin yaradılışının üzerinden yirmi bin yıl geçmiş. Sonra, Cenab-ı Allah Adem(As.)’ı yaratmak istemiş bunun için de Azrail(As.)’ı gönderip o kuru toprağı yoğurup hamur haline getirmesini emretmiş ve 40 gün o şekilde bekletmiştir. Sonra, Cenab-ı Hak bu hamura Numan vadisinde en güzel şekilde suret vermiş ve kendi ruhundan başına üfürerek diriltmiş. Adem(As.)a secde etmeleri için meleklerine emretmiş. Bütün melekler Adem(As)’a secde etmiş. Yalnız İblis,ona secde etmemiş, onun için de lanetlenmiştir. O da bütün zürriyetiyle Adem oğullarına musallat olmuştur. Bunlar, insanın vücudundan girer, kan gibi damarlarında akar ve vesvese vererek kötülüklere sürükler. Fakat hiç kimseyi zorla isyana ve kötülüğe yöneltmezler. Ancak ibadetleri, iyilikleri güç, kötülükleri güzel bir eğlence, sefahati tatlı gösterir, bu yolla insanları isyana sürükler.’’
En doğrusunu Allah bilir.
eldekisifa.com

 

Buraya yazamadığımız daha birçok rahatsızlık konusunda telefonla karşılıklı diyalogla bilgi alabilirsiniz...

0 507 818 11 11

Bize Ulaşın

Bize sorularınızı sormaktan çekinmeyin!

Gönderildi! Mesajınız başarılı bir şekilde gönderilmiştir.
Hata oluştu! Mesaj gönderilme sırasında bir hata oluştu!

Adres Bilgileri

  • Adres: ADNAN MENDERES BLV. H.ALTINİŞ. İŞ MRK. KAT:3 NO:21. (markAntalya karşısı) ANTALYA
  • Telefon: +90 507 818 11 11
  • E-Posta: eldekisifa@gmail.com

Çalışma Saatleri

  • Pazartesi - Cuma - 9:00- 18:00
  • Cumartesi - 09:00-18:00
  • Pazar - 11:00-22:00

Eldeki Şifa Mehmet Hoca

Telefonlarımız yoğunluktan dolayı meşgul olabilir. Tekrar denemenizi yada form üzerinden bize ulaşmanızı rica ederiz.