DUASI KABUL OLMAYAN RABBİNE KÜSMESİN ÇÜNKÜ; DUA BİR SIRRI UBUDİYETTİR
Dua Tahkik
Cenabı hakkın imtihanı herkeste farklı farklıdır. Eğer başımıza bela ve musibetler geliyorsa,bir şeyler hayatımızdan eksiliyorsa ve işler yolunda gitmiyorsa rabbimiz bizi dua ve niyazla huzurda görmek istiyor.Bizim niyazımızı ve haykırışlarımızı duymak istiyor.Kulun aczini ilan etmesi rabbimizin en sevdiği şeydir. Üstat der ki, aciz fakır tefekkür ve şefkat bizim mesleğimizdir bunlarla insan veli olur ,Allaha yakın olur.
Ağlamayınca çocuk ne bilsin anne ve baba çocuk açtır,hastadır veya ihtiyacı var. Nazik nazenin bebek hükmünde olan insan ağlayacak ki, ihtiyacı ona musahhar olsun, ağlarken lisani hal ve lisani kaal ile ağlamak gerekir. Rabbim nasıl ki bizleri nebatat ve hayvanat denen iki rahmet musluğundan besleyip yaşatıyor. Öylede iman, kuran, sünnet muslukları ile de beslemek istiyor ki, manen aç kalmayalım.Açlığımızı gidip haram musluklarından ve sofralarından takviye etmeyelim.Maneviyatı İmani ve Kur-ani musluklardan beslenmek gerekir ki,doyulsun.Doymak ve tatmin olmak için istemenin en güzel yolu ise duadır.Yalnız kul dua ile rabbinden isterken istediklerinin mahiyetini ve camiyetini iyi bilerek istemeli.Hakikat ve hikmet düsturlarıyla istemeli.Kul bazen rabbinden bir şeyler isterken nefis ve hevanın tahakkümü ile ister.illa matlubu olsun diye ısrar eder..Neticelerinde ona kötülük, bela, musibet getireceğini, hayatını yakacağını düşünmez.Halbuki, onun istediği şeylerin ona faidesi veya zararı olacağını ancak Allah bilir.O ne kadar heva ve duyguların tahakümü ile istese de rabbimiz sonsuz hikmeti ve rahmetiyle belki istediğini vermez.O kulun bütün dualarına icabet edip lebbeyk der. Her duaya cevap verilir ama her dua kulun istediği tarzda kabul edilmez..Çünkü ya kabulün şartları yerine gelmemiş ,ya gerekli niyazlar hakkıyla yapılmamış ,ya kabul için kulun hali ve kaali lisanı tesirli olmamış,ya duanı kabul vakti gelmemiş ya, kabul edilmiş ama geciktirilmiş ,ya istenilen şey iman ve din aykırı bir istektir,ya istenilen şeyler imana ve dine zarar verip kişiyi kulluktan edecektir,yada kabul edilmiş ama cennete neticeleri daha iyi olarak verilmek üzere tehir edilmiş olabilir.Duanın neticeleri birebir vücuda gelmediği zaman sabır etmek gerekir.Dua sadece maddi ve menfaatli şeyleri istemek için değildir.En önemlisi Allahtan sabır istemek için tazarru ne niyaz etmektir.Çünkü insan dünyaya mühim neticelerle gönderilmiş,sırrı imtihan için ona kapı açılmış,imtihan gereği olarak masiyet ,musibet ve taat üzere sabır ve imtihana tabi tutulmuştur.Bu noktada sabır etmesi istenmiştir.İmtihan olan dünyada duayı sadece dünyalık için kullanmak hakkı değildir.Verilen her şey imtihan içindir.Lezzet ve zevk için değildir.Verilenlere şüküretmekle mükellef olduğu için hakkı yoktur ki verilmeyenler için itiraz etsin.Verilmeyenler için itiraza hakkı yoktur.Çünkü burası mükafat yeri değildir.Çekilen meşaket, zahmet, çile sıkıntı ve musibetin karşılığının verileceği yer cennettir. İnsan dünyaya keyif sürmeye değil imtihan için geldi.Kendisine peşin olarak verilen trilyonlarca nimetin ücretin ödemeye geldi. Dünyada bile trilyonlarca nimetlere gark gedilen, insan olma nimetine gark edilen, mümin olma nimetine gark edilen insanın haddi değil ki tahakkümle verilmeyenleri de istemeye. Ve verilmediği zamanda küsmeye. Onun gasp edilen hakkı yok ki, isyan etsin. Hangi hakkı gasp edilmiş ki, isyan ediyor.Yokluktan hayata ve nura gark edilen insan ne hakla isyan edebilir.Kulun yaptığı ibadet,şükür,hamd ,peşin aldığı nimetlerin ücretidir.Onun hakkı yok rabbine isyan edip küsmeye Rabbinden alacağı olmayan insanın rabbine vereceği şükür ve kulluk borcu vardır.İnsan oğlunun zalimliği ve nankörlüğü öyle büyüktür ki,kendisine verilen trilyonlarca hediyeleri çoğu zaman nefsin kör noktaları yüzünden görmez.Bir adamın kendisine verdiği bir ev yada araba için gösterdiği minneti rabbi için göstermez.O adama ömür boyu dua edip,hatırlar, tazim eder teşekkür eder ,hayırla yad eder,iyiliğini hatırladıkça önünde eğili.Rabbine kulluğa gelince rabbinin verdiği trilyonlarca nimeti görmez.O trilyonlarca nimetin ölçülemeyen değerini idrak edemez.Kula itaat eder, rabbine isyan eder, şekva eder.Rabbinin vermediklerini hatırlayınca ona buna şikayet eder. Nefsimizi rabbimize şekva edelim.Rabbimizi kullara değil. Onlara teşekkür eder rabbine isyan eder.Kul rabbine şekva ettikçe elindeki nimetler azalır.Nimetleri eksilir.Bu nimetlerin içerisinde her şey vardır.Kul isyan edip şekva ile musibeti büyütürse rabbi de ondan nimetlerini çekmeye başlar..Kulluk ibadet şükür vb gibi nimetlerden mahrum olmaya başlar.Kaderi tenkit eden kedere düşer diyor hadis şerifte.Kaderin kubbesine şekva taşları değil şükür çiçekleri atmak gerekir.Biz verilenlerin şükrünü ödeyemezken niye hala verilmeyenleri istiyoruz.Başımıza işler açıyoruz.Niye cennette verilecek olan nimetlerin mükafatını şimdiden istiyoruz.Orda ki nimetleri azaltıyoruz.Cennetin meyvelerini dünyada koparıp bitiriyoruz.Halbuki cennetin bir elması dünyanın binlerce bağlarına denk gelir.
Dua eden ve duası zahiren kabul görmeyen bir çok insan duası kabul olmadığını düşünüp rabbine küser “Niye isteğimi vermedi”der..halbu ki,dünyevi kaygılar istekler için rabbinden küsülmez.Dünyevi şeyler için mümin üzülmez.Üzülecekse ve kaygı taşıyacaksa başına açılmış olan cenneti kazanma davasını nasıl ne şekilde neyle kiminle kazanırım endişesi ve tasası için üzülmeli .”Ebedi gençlik güzelliği saadeti nasıl kazanırım” diye tasa etmeli.Kendisini aydınlığa saadete çıkaracak olan rehberleri bulmalı. Nasıl namaz kılınır ,niçin namaz kılınır, niçin kulluk edilir ,niçin varlığımız vardır diye araştırmalı..Hayatın lezzetlerin mahiyetin hakikatini araştırıp iç yüzlerine öğrenmeli. İmanı onu yolda bırakır mı ,örtüsü ona cehennemde kalkan olur mu,imanı kabirde ona ışık olur mu,imanı onu sırattan geçirir mi.imanı onu son nefeste kurtarır mı diye kaygı edip rabbinden medet dilenmeli.Her gün amel defterine kaydedilen şeylerin ne kadar isyan nisyan ne kadar itaat kulluktur.Dünyevi işleri gibi uhrevi işleri de intizamlı mı,düzenlimi.Patronuna, baba, abi, eşe itaat ettiği gibi rabbine de itaat ediyor mu?.Patrondan babadan öğretmenden korktuğu gibi rabbinden de korkuyor mu.vb gibi sorgu sualleri kendi nefsine ve vicdanına sormalı.Daha ölmeden burada hesap yapılırsa oradaki sorgu suallerde zorlanmaz.50 menzil ve elli bin senelik sorgu sualle dolu bir yevmi mahşer bizi bekliyor.Berzahın kışı bizi bekliyor.Sıratın uzun çileli yolu bizi bekliyor.Cehennem sabırsızlıkla insanları bekliyor.Gözünü açıp bizi bekleyen bu yerler için hazırlık yapmalıyız.Uyku nasıl ki göz açıp kapayıncaya kadar biter.Göz kapanır akşam olu, Göz açılır sabah olur.İnsan bilmez nasıl geçti saatler ,aylar ve yıllar..Öylede insanın ömrü de bir uyku gibidir.Onun için hadiste denilmiş ki” insanlar uykudadırlar ölünce uyanacaklar”.Bizlerde sadece dünyalık isteyerek dünyalık peşinde koşarak gaflet uykusuna dalmayacağız.rabbimizden uhrevi şeyler istemeliyiz.Ellerimizi kaldırıp basit,adi,fail ,nakıs dünyalıklar istememeliyiz.Küçük çocuklar elmas dükkanına götürüldüğ zaman tavandaki balonlara heveslenip elması gözü görmez.Balon için ağlar.Bizlerde o küçük çocuk gibi ahiretin elmaslarını bırakıp dünyanın balonlar hükmündeki dünyalıklarını istemeyelim. Dua ile isteklerimizin çoğunluğu uhrevi olmalıdır..Rabbimizden ebedi ve baki bostanlar bağlar istemeliyiz.Dünyanın kırılacak camları hükmünde olan metalarını istememeliyiz.İbadet için kulluk için rabbimizden sıhhat ve afiyet istemeliyiz. Aile efratlarımızın ahiret akibetlerinin hayrını istemeliyiz.Ahiretimize faide verecek şeyleri istemeliyiz.Bilelim ki insanlar cennete rablerinin fazlıyla girecekler yoksa yarım yamalak ibadetleri ile değil.Eğer cennete ibadetle girilseydi cenneti kimse kazanamazdı. Çünkü yaptığımız hiç bir hamd ve şükür verilen nimetleri karşılamaz. Dua ,insanın heveskarane tahakkümüyle değil,Belki hikmeti rabbaniyenin hikmeti rabbaniyenin iktizasıyla ya matlubunu ya evlasını vermektir yada hiç birisini vermemektir.
Mümin olan şunu unutmamalıdır ki, Dua bir sırrı ubudiyettir.neticeleri ahirete bakar.Dua,kulun dergahı ilahiyede aczini ve fakrını ilan edip bir aczine istinad,fakrına ise istimdad istemesidir.Dua bütün hazineleri yanında olan,bütün rahmet hazinelerinin anahtarı elinde bulanan,her yerde hazır ne nazır olup kulunun her ihtiyacını bilen,sesini işiten,gören bir kadiri mutlakın kapısını niyazla çalmaktır.dua bir ibadettir ve dua ibadetinin mükafatı ahirettedir..Biz duayı ibadet olsun diye yaparız.Biz ibadeti dünyada menfaat ve mükafat için yapmıyoruz.İbadet ve duanın neticeleri ahirete bakar.Allahın rızası için yapıyoruz.Allah isteklerimizi versin diye dua etmiyoruz.Rabbimiz dünyada verirse isteklerimizi bu nurun ala nur ve ihsanı şahanedir.Dua,Allaha aczimizi fakrımızı ilan etmek içindir .Ona istinad ve istimdad içindir.Yalnız birden istemek içindir.Fakrımızı ve aczimiz rabbimize iletmek ve rahmet ve merhametini celp etmek içindir.
duaaa
eldekisifa.com